Avm Kültürü
Artık Hayatımızın Önemli Bir Yer alan ve Hafta sonlarımızın alternatifi Haline Gelen AVM’lere farklı bir açıdan bakarsak
Türkiye’deki ilk Avm İstanbul da 1987 yılında açılmış olsa da diğer illere yayılımı 2000’li yıllardan itibaren başlayan AVM furyası ile 2010 yılına kadar büyük illerimizde varlığını sürdürmüş, daha sonraları ise diğer şehirlerimize yayılmıştır. O yıllardan itibaren gençlerin ve yetişkinlerin uğrak yeri haline gelen AVM’ler eskiden çarşıların parkların koruların çay bahçelilerinin ve pastanelerin yerini tutmaktadır.
Birçok mağazanın iç içe olması ayrı ayrı yere gitmek zorunda olunmaması, mevsimsel değişimlerden etkilenmeden alışveriş yapmak, alternatiflerin fazlalaşması hizmet kalitesi vs.…
Böyle anlatınca kulağa hoş gelse de insan ilişkileri açısından hafta sonu aktivitelerinin para harcama üzerine kurulu “sosyallik” anlatışı içerisine giren insanlar bu “kültür” ’ün bir parçası olmuş durumdalar.
Doğal güzellikleri olmayan coğrafyalarda deniz orman vs. bir nebze anlaşılabilir. Ancak güzelim bahar, yaz günlerinde dışarıda bir ağacın altında nehrin, denizin kenarında olmaya tercih edilmesi algılanması zor bir duruma sebep oluyorlar.
Gençlerde ise durum daha da absürt bir vaziyette. Bir bankta, koltukta birlikte oturup elde telefonlar birbirlerini yüzüne bile bakmadan vakit geçirip, bunun adına da sosyallik demeleri, durumun vahametini de ortaya koyuyor aslında, bunun sebebini de çok uzaklarda aramamak gerekli, çocuklar büyürken uslu otursun diye eline bilgisayar, telefon tablet verilerek yetiştirilen neslin daha farklı davranması beklenemez.
Bir diğer sebebi çocuğunu sokağa parka göndermeyen neslin sözde koruma içgüdüsü ile çocukları cam fanusta yetiştirir gibi büyütme şekli, oysaki bir çocuk kirlenmeli koşmalı düşmeli kalkmalı ki çocukluğundan zevk alsın.
Ana konumuza geri dönersek yetişkinler içinde egolarını tatmin etmek için mekânlarda takılan alışverişte etrafındaki garson, satış danışmalarının zorunlu ilgileriyle keyfini sürüyorlar. (kredi kartı ekstresi gelinceye kadar). Bu bağımlık sonu nereye varır bilinmez.
İnsanlar her şeyin elinin altında olması kolaylığıyla tembel yaşamlarına devam etmek istiyorlar, ancak dışarda akıp giden hayattan uzak. Mağazalar için sadece satış fişindeki bir bakiyeden ibaret oldukları sürece bu değere ve kolaylıklara sahip olduklarını algıladıkları zamana dek sistemin besleyicisi olmaya devam edeceklerdir.